Salı, Mayıs 08, 2012

Dünya Bol Olmuş, Neye Yarar; Pabuç Dar Olduktan Sonra…



Herkes ‘ileriye gidin, ama arada sırada arkanıza bakmayı da ihmâl etmeyin’ diye öğütlemiş.

Winston Churchill ‘Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ilerisini görebilirsiniz’ diye bir de kıyaslama yapmış. 
Ama gelin görün ki, kimimiz ille de geçmişin, hadi kötü demiyeyim, olumsuz yanlarına ağzımız açık hayranlıkla bakmaya devam ediyoruz.
Tâ ki, ucu bize dokunmasın !…
Kimilerimiz kendisini sevmese de ben şu sözüne bayılırım:
Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır ! – Necip Fazıl Kısakürek. (Bu sözün Peyami Safa’ya ait olduğu da ifade edilmektedir. Peyami Safa, diyenler, ‘Bir Tereddüdün Romanı’ adlı eserine atıfta bulunuyorlar ! – Nisan 2011 notu)
Zira, insanlarda ne yazık ki günümüzde, buralarda ‘maturité‘ dediğimiz olgunluk giderek yok olmaktadır.
İnsanın öyle bir yapısı vardır ki; an olur, geçmişte yaşadıklarından, gördüklerinden pişmanlık duyar, kimi vakit yakınır, tövbe eder, etkilenir, geleceğin getirecekleri belirsiz olduğundan dolayı endişelenir, korkar, ancak bu iki duygusu arasında bir denge kurmak için, düzelmesine yardımcı olacak yönde fazla bir çaba da göstermez.
Ne yapmalıyım ki, aynı hataları işlemeden geleceğe umutla bakmalıyım?
Hiç merak etmeyin bunun doğru dürüst yanıtını bırakın ver(ebil)meyi, kendim üzerinde “rötuş” yapmayı bile, bugüne kadar başarabildiğimi söyleyemem.
Sürekli yaşam muhasebesi yaparım, bu bir gerçektir…
Geçmişte işlediğim çok hatalar olmuştur.
Genelde hep kendime zarar vermişimdir.
Dersler çıkartmışımdır.
Ama bir türlü kafamı değiştirmek mümkün olmamaktadır.
Neden mi?
Boşuna dememişler, ağaç yaş iken eğilir diye…
Pişman mıyım?
Hayır, halime şükretmesini bilenlerdenim..